Tag Archives: tortelli d’erbetta

PARMA

12 Mar

1 Parma horsemeat

Ay ben bunu böyle yiyemem, biraz pişirin diye gönderdiğim çiğ kıyma mutfağa hızla gidip geldikten sonra bile pek pişmiş görünmüyordu. Gerek garsonlar gerekse yan masada oturan Parma’lılar bu yemeğin başka türlü yenmesinin bir çeşit kültürel günah olduğunu düşündüklerinden olsa gerek yeme usulünü özenle tarif edip cesaretlendiren gözlerle takibe başladılar. Yiğitçe bir parça ekmek kopardım, üzerine bir lokma et oturttum, limon, tuz ve zeytinyağı sepeleyip lokmayı yuttum 🙂 .

Kuzey İtalya’da at eti tüketiliyor. Tamam. Bu etin tencerede, tavada pişirilen normal formları var. Tamam. Ancak Parma’daki at eti yemeği oraya özgü, çiğ yenen geleneksel bir yemek. Adı da pesto di cavallo. Pesto sözcüğü ezmek veya havanda dövmek fiiliyle alakalı. Cavallo da Italyanca at demek olduğuna göre pesto di cavallo tercüme edersek düpedüz at ezmesi demek.

2 DSCF1834

Şükür ki yerel olsun diye ısmarladığım ikinci yemek, çiğ at eti bozgununu ziyadesiyle telafi etti. Tortelli d’erbetta içine peynir (ricotta, tatlı lor) ve ot (pazı, ıspanak, ısırgan otu veya kırmızı pancar) konarak hazırlanan bir çeşit mantı. O öğlenki cesaret ve merakımla Ristorante Gallo d’Oro’dan (Via Borgo Salina, 3 – 43121 Parma) bir kültür sertifikası hakkettim sanıyorum.

3 Parma

Aslında yediğin içtiğin senin olsun, gezip gördüklerini anlat denir ama nedense bu anlatıya tersinden başlamış oldum. 1

Baştan alalım, nasıl geldim buraya?

O gün Bologna’da 1 Mayıs İşçi Bayramıydı. Sokaklar ve meydanlar kutlamalar için kapatılacaktı. Bologna’nın lakabı kızıl ya, kalabalık başlamadan trene atladığım gibi soluğu Parma’da almıştım.

4 DSCF1773

Parma Katedrali (Duomo di Parma) ve yanındaki Vaftizhane (Battistero di Parma) ilk ziyaret edilecek noktalar. Katedrale giriş ücretsiz ama Vaftizhane ve fotoğraf çekerken arkamda kalan müze (Museo Diocesano) için bilet alıyorsun.

5 DSCF1796

Vaftizhane, yapımı 1196’dan 1270’e süren ve romanesk tarz mimari ile gotik mimari arasında köprü kuran bir orta çağ binası. Pembe renkli Verona mermerleriyle inşa edilmiş. İçeri girince ortada vaftiz havuzu, yüksek bir kubbe ve tavandan tabana çepeçevre işlemeler, heykeller ve freskler göze çarpıyor.

6 DSCF1792

7 DSCF1784

8 DSCF1786.jpg9 DSCF1793

Böyle anıtsal ve ansiklopedik sembollerle dolu yapıları görünce aklıma hep mağara resimleri ve horror vacui kavramı geliyor. Hani tarih öncesi zamanlarda mağara duvarlarına çizilen resimler vardır. Bunlar ne maksatla yapıldı diye düşünüldüğünde süs içindir, dekoratiftir denmiş ilkin. Ancak sonradan, bunlar şamanlar tarafından ayin ve eğitim maksadıyla yapılmıştır kanısı güçlenmiş. İşte Parma Vaftizhanesi’nin boydan boya işli duvarlarına bakınca en eski sanat yapıtlarının mantığının hala geçerli olduğunu düşündüm. Efsane anlatıcan, hikaye anlatıcan, propaganda yapıcan, ideoloji kavratıcan, mağaradan beri hep aynı şey.

9a CAPPELLA_SISTINA_Ceiling

Horror vacui de boşluk korkusu demek, yani resim yapılan veya yazılan bir yüzeyin her tarafını doldurmaya çalışmak. İsraf olmasın veya daha çok şey anlatılsın diye böyle yapıldığı söylenebilir, ama niye yani bütün duvarları en tepeden en dibe doldurmaya çalışırsın?

Yanlış anlaşılmasın, bu eleştirdiğim veya küçümsediğim bir şey değil ama söylemem lazım ki bu hep dikkatimi çekiyor 🙂 .

Boşluk korkusu. Düşünelim bir. Ne yapıyoruz şu an, habire selfie çekip duruyor muyuz? Dakikada bir facebook, instagram veya twitter? Hatta üşenmeden bu blogu yazıyor muyum? Acaba niye sizce 🙂 .

10 DSCF1803

Parma Katedrali hep kalabalık, ziyaretçiler akın akın geliyor. Burası için Stendhal’in meşhur romanı Parma Manastırı’na adını veren yapıdır diye otomatik düşünürdüm, ama romanı okumuş olsaydım Parma Manastırı’nın Parma Katedrali ile alakası olmayan hayal mahsülü bir yapı olduğunu bilirdim (belki). Parma Manastırı’nda Stendhal anlattığı mekanı öyle bir canlandırmış ki -öyle diyorlar- Parma’ya gelen pek çok edebiyat meraklısı nafile yere Parma Manastır’ını arar olmuş. Hatta bu beklenti öylesine yoğunmuş ki Parma ve civarındaki bazı yapılar Stendhal’in kurgu Manastır’ına namzet olarak gösterilir olmuş.

11 DSCF1814.jpg

Katedralde sunağa doğru yürürken kubbe görününce heyecanlandım. Bu kilise Assumption inancına adanmış bir mabed. Katolikler ve bazı başka hristiyanlar Hz. Meryem ölünce fiziksel bedeninin göğe çıkarıldığına inanıyor. Bu inancı Parma Katedrali’nin kubbesinde tasvir eden bir rönesans sanatçısı var, adı Correggio. Aslında bu kubbedeki ve takiben anlatacağım bir kaç başka yerdeki Correggio fresk’lerini görmek için geldim Parma’ya, çünkü başka yerde görme şansım yok.

Italyan Rönesansına özel merakım var. Epeydir tablo, eser, mimari baka baka bazı sanatçıların işleri benim için bir zevk meselesi haline geldi, takım tutar gibi takip ettiğim sanatçılar var. Bir Mantegna, bir Tintoretto, bir Piero della Francesca veya bir Masaccio’nun eserini incelemenin verdiği estetik doyum başka.

Hele Correggio, o Correggio yok mu!

10b IO and Jupıter.jpg

Hemen tanıştırayım! Yukarda Viyana Sanat Müzesinde yer alan meşhur Io ve Jupiter tablosundan bir ayrıntı ve küçük vesikalıkta da ressamın kendinin bir portresini görüyorsunuz.

12 DSCF1810.jpg

Kubbenin tam altına geldim, pozisyon alıp bir yarım saat kadar bu fresk’i inceledim.

Yok böyle bir şey yav!

Şöyle anlatayım. Bir resim genellikle bir duvara veya tabloya boyanır, değil mi? Düz yüzey. Ama Correggio Hz Meryem’in göğe alınma olayını bir kubbe içine, toparlak bir yüzey içine çiziyor. Fotoğrafa bakın, en tepede ayakları sallanarak yükselen şahıs göğe çekilmekte olan Hz. Meryem olsa gerek. Sonra aşağı tarafa doğru yani içbükey yüzeyin dışına doğru kat kat alemler sarmal bulutlar biçiminde resmedilmiş. Komposizyon öyle bir tasarlanmış ki sanki bütün bu göğe çekilme olayı vuku bulurken, Correggio gelmiş aşağıdan o anın fotoğrafını çekercesine fresk’i kondurmuş.

Yıl 1526 ile 1530 arası. Leonardo da Vinci daha yeni 1519’da rahmetli olmuş, Michelangelo Sistin Şapel’in duvarına Last Judgement’i 1534’de boyayacak. Yani Correggio zamanının çok çok ilerisinde, bunun sırrını anlamak zor.

13 DSCF1850.jpg

13a DSCF1859.jpg

Parma Katedrali’nden çıkıp arka sokaklardan yürüyerek San Giovanni Evangelista kilisesi kubbesindeki bir başka Correggio fresk’ini görmeye gittim. Bu eser Katedral’dekinden daha önce yapılmış (1520-1522) ve Aziz Yuhanna’nın Patmos’taki Vizyonu konusunu anlatıyor. Katedral fresk’i daha karmaşık ama teknik ve tasarım olarak bu fresk de sanatçının olağandışı seviyesinin bir başka kanıtı.

14 DSCF1816.jpg

15 DSCF1828.jpg

Correggio’nun iki kilisedeki kubbe fresklerini gördükten sonra istikametimi Pilotta Sarayı kompleksine çevirdim. Mümkün olduğunca sokak aralarından yürüyerek kentin sanat ve kültür merkezi diyeceğimiz kampüse ulaştım.

18 DSCF1864.jpg

Bu bina İkinci Dünya Savaşı sırasında bir miktar zarar görmüş olsa da savaş sonrası onarımlarla epey bir kullanılır hale gelmiş.

Müzeler kısmına girmeden merdiven sahanlığından binanın altından geçen taştan örülü pasajın heybeti güzel anlaşılıyor. Binaya girmek için toprak seviyesinden bu kadar yukarı çıkmış olmamızı hemen yakındaki Parma nehrinin taşkınlarına karşı bir önlem olarak yorumladım, ama alakasız bir mimari sebep de olabilir, güvenlik kaygıları mesela.

Bu komplekste bir kütüphane, bir tiyatro, bir sanat müzesi ve bir de bir arkeoloji müzesi yer alıyor. Arkeoloji müzesi, eh işte, bir kaç parça bir şey var, ziyaretimin son kısmında şöyle hızlıca bir baktım (çünkü bunların hepsini ziyaret etmemi sağlayan kombine bir bilet almıştım).

19 DSCF1865.jpg

19a Books.png

20 DSCF1877.jpg

Kütüphane denince aklım gittiği için ilk girdiğim yer Biblioteca Palatina oldu, yani Saray kütüphanesi. Raflara dizili eski kitaplar, huşu içinde çalışan talebeler, müdavimler, saray mimarisinin gönendirdiği okuma salonları filan derken öyle bir kaptırmışım ki kendimi birden dehliz gibi iç odalarda, arşiv raflarında kayıp buldum, ama telaşlanmadım. Yav bir gün kaybolursam, yitip gidersem, benden bir daha haber alınamazsa işte bu günkü kayboluş o kayboluşa bir misal olsun dedim. Neyse sonunda birine rastladım da, şahıs beni mahzenlerden çıkarıp tekrar yeryüzüne getirdi 🙂 .

Sanat müzesinde Parma Okulu denilen ressamlar grubunun resimleri var. Correggio denen dahiyi daha önce zikrettim ama yeri gelmişken Parmigianino’dan bahsedeyim.

20a Parmigianino_Selfportrait.jpg

Yukarda Parmigianino’nun konveks aynaya bakarak yaptığı öz portresi görülüyor (kaynak: wikipedia). Hocası Correggio gibi alemi bambaşka bir prizmadan izleyen başka tür bir şahıs. Parma bunlardan iki tane çıkarmış.

21a DSCF1896.jpg

Parmigianino’nun Türk Cariye (Schiava Turca) tablosu fotoğraf çekme tahditi olmadığı için insanda deklanşöre basma arzusunu tetikliyor 🙂 (Roma ve Floransa’da müzeler çok kıskanç, nerede bu fotoğraf çekme hürriyeti).

21c DSCF1878.jpg

Teatro Farnese Barok tiyatro mimarisinin güzel bir örneğiymiş. Tiyatro tarihinde önemli bir yeri var. Savaşta epey hasar görmüş ama bugünkü haline gelmesi için büyük çaba sarf edilmiş.

21d DSCF1884.jpg

Bu tiyatronun yan koridorunda Pilotta Sarayının envanterine 1839’dan beri kayıtlı bir Leonardo da Vinci çizimiyle (La Scapigliata, 1508) karşılaşmak sürpriz oldu.

23 DSCF1845.jpg

24 DSCF1848.jpg

25 DSCF1754.jpg

Yine sokak aralarından geçerek eski San Paolo Manastırına vasıl oldum.  Üstteki fotoğrafta çıkmaz bir sokağın dibinde yer alan manastır girişi görülüyor. Burada Correggio’nun üçüncü önemli eserini göreceğim. Kapıdan bilet aldım ve manastır binası içindeki özel odaya (Camera di San Paolo) girdim.

26 DSCF1907.jpg

Correggio bu freskleri 1519’da yapıyor. Yani kronoljik sıralama yaparsak ilk burası, ikincisi San Giovanni Evangelista kubbesi ve üçüncüsü Parma Katedrali’nin kubbesi. Eserleri bu sırayla görürseniz sanatçının yıllar içinde olgunlaşmasına tanıklık edebilirsiniz.

27 DSCF1916.jpg

Küçük melek resimlerine yakından bakınca ressamın yanılsama tekniğini icra etmede olağandışı bir yeteneği olduğu farkediliyor. Birbirleriyle oynaşan küçük melekler arka taraftaki göksel mekanı çerçeveleyen oval pencere pervazından neredeyse içeriye, yanımıza atlayacaklar.

28 DSCF1931.jpg

En altta göz hizamızda kalan yarım aylar içine boyanan heykeller üç boyutlu heykel görünümü vermelerine rağmen aslında bir yüzey üzerine çizilmişler.

29 Parma satellite.jpg

Parma’ya giderseniz şu uydu haritası size bir fikir versin. Haritada 1 numara ile işaretli tren istasyonundan çıkıp nehre paralel caddeden merkeze yürüdüm. Gezdiğim noktaları haritada sıralarsam Pilotta Saray Kampüsü 2 numarada, San Paolo Manastırı 3, Parma Katedrali 4 ve San Giovanni Evangelista Kilisesi 5 numarada yer alıyor. Yemek ve alışveriş için 6 numara ile gösterilen Piazza Garibaldi etrafı uygun.