‘Sürücüsüz araba’, ‘insansız uçan araç (drone)’, ‘sayısal cenaze levazımatçısı’ gitgide bu terimlerle karşılaşır oldukça acaba rüyada mıyım, bir kabus mu görüyorum diye kendimi çimdikliyorum. Kabus diyorum çünkü ifadelerin sıfatlarına bakarsınız insan bir mefhum olarak silinmiş sanki. Yok. Sürücüsüz araba, drone, ay vallahi korku filmi gibi!
Yeni teknolojiler ufukta belirip freni boşalmış kamyon gibi üzerimize geldikçe, insan hafiften hoş oluyor doğrusu. Ama durun bir dakika, düşünelim.
Facebook listemde en az beş kişi var ki, vefat etmelerine rağmen sayfaları hala duruyor. Cam ekrandan yansıyan güzel fotoğraflar, ara sıra anma yazıları. Sayfalar işlek. Merhumlar aramızda, ara sıra newsfeed’de beliren linkler nedeniyle kendilerini hatırlatıyorlar.
Bu linkleri hep kullanıyorduk biz. Nedir bunlar? Merhumun vefatını takiben üçüncü, yedinci, kırkıncı, elliikinci yapılan anmalar, iste bunlar o aziz varlığın hatırasına kurulan linklerdir. Sonra bu sene-yi devriyesine uyarlanır. Sonra sonra, bugün babanızın onüçüncü ölüm yılı’nı duyarız kederli bir ses tonunda.
Bizler için daha uzun, kalıcı bir link de var tabii ki.
Ebedi istirahatgahına tevdii olunmuş bir fani. Cenevre Mezarlığında Arjantinli yazar Jorge Luis Borges’in mezarı bu. Mezartaşına yakından bakınca kim olduğu daha iyi anlaşılıyor.
Ama bakın bu da bir mezarlık.
Yahu biraz önce kocaman taşı monitorumuzun ortasına oturtmadın mı diyebilirsiniz. Evet, yaptım, doğru, ama bence bu da bir mezarlık. Sanatçı Chiharu Shiota bir enstalasyon yapmış. Bakmış ki yıllar içinde aramızdan bazıları kaybolup gidiyor, o değerli şahısların hatırasına hürmeten ayakkabılarını toplamış, sonra o kişilerin aziz hatırasını nakleden bir anma, bir şiir, bir anı yazmış küçük kağıt parçalarına, ayakkabılara bağlamış.
Sonra her bir ayakkabıdan kırmızı bir ip çıkarmış, hepsini yukarda bir noktaya bağlamış. Olayın sembolizmini sizin hayal gücünüze bırakıyorum.
Bir hanım ayakkabısı.
Sizce bunları giyenler genç mi öldüler?
Biraz hüzünlü yazmış olabilirim ama en başta dediğim üzere zamanlar değişiyor, mefhumlar hakeza, yaşam pratiklerimize yeni bir yüz, yeni bir değer vermek gerekiyor.
Eşimle gezmeye bayılırız. Hele kadim şehirler, aşınmış yollar, pırıl pırıl bir gökyüzü altında uzun, zevkli patikalar. Bazan bakıyorum da yorgun ayakkabılarıma, o partal yüzlerde geçmişin hatırasına esaslı linkler görüyorum.
Diyorum ki, giydim ben bunları, ben var’dım.
Notlar:
-Chiharu Shiota’nın bir resmi ve ‘Sessizlik’ isimli bir estalasyonu
-Artık sanal bir dünyada yaşıyoruz ya, gölgemiz online pek çok sayfa üzerine düşüyor, iste geleceğin mesleklerinden biri olarak, bir kişi bugün öldüğünde sanal hatırası, serveti ve o şahısın varlığı ile alakadar pek çok hususu halletmek üzere sayısız firmalar kurulmuş, şu linkte bunların bir listesini görebilirsiniz (aralarında hepbizimle.com isimli bir firma bile var :)) http://www.thedigitalbeyond.com/online-services-list/